Dinlemek, Karşı Tarafi Etkilemek

Felsefe

Dinlemek ve karşındaki insanı etkilemek, bu söz çok güzel fakat şu varki dinlenen kişide dinleyeni tam olarak bilmiyorsa ortaya anlatıcam şekilde bir karmaşa çıkıyor!.

Felsefe ögretmenimiz, nisan aylarinda gerçekleşicek olan bir felsefe etkinliği için okuldan sayılı ögrencilerle bu etkinliğe gidecektir. Ögretmenimiz, sanirim şu mantıkla öğrencileri seçmiş(sanmıyorum mantık aynen böle işliyor)!: Okulda girdiğim siniflarda beni dinleyen bana sayği gösteren kişileri götürecegim gibilerinden!.
Öğretmenimizin siniftan seçtiği ögrenciler ise ikiside kız!. Ögretmenimize bir soru sordum neden o kişiler diye, cevap şöyletdi: o öğrenciler dinlemeyi seven ögrenciler!
Ben öğretmenimizle bu konuda ayni fikirde değilim ama, ben daha çok o etkinliğe gitmenin benim hakkım olduğunu düşünüyordum. Öğretmenimizi her dersin öğretmenine verdiğim değerden daha çok değer veriyordum, o dersi daha ciddiye alıyordum, öğretmenimizin gerçekten bilğilibi insan olduğunu anladığım için onu dinlerken zevk aldığımı biliyordum, eee fakat bu öğretmen beni niye etkinliğe götürmedi? sorusuna yatını buldum!.
Yanıtı bulmak için pek fazla düşünmedim, dinlemeyle ilğili bir çok okumuştum kişisel gelişim kitaplarinda. Sorun şu; ben dinliyorum fakat dinlerken anlaticinin lafi bitmeden, arada onun söliceğini düşünerek o kelimeleri söylüyordum. Evet sorun bu!.